-
1 jambe
-
2 закидывать
doldurmak; yağdırmak* * *I несов.; сов. - закида́ть1) doldurmak2) yağdırmak; yağmuruna tutmakзакида́ть камня́ми кого-л. — taşa tutmak; taşlamak
II несов.; сов. - заки́нутьзакида́ть кого-л. вопро́сами — sual yağmuruna tutmak
1) см. забрасывать II2) в соч.заки́дывать но́гу на́ ногу — bacak bacak üstüne atmak
-
3 cross one's legs
v. bacak bacak üstüne atmak, bağdaş kurmak -
4 cross one's legs
v. bacak bacak üstüne atmak, bağdaş kurmak -
5 übereinander
übereinander adv üst üste;übereinander schlagen Beine bacak bacak üstüne atmak;übereinander sprechen birbiri üzerine/hakkında -
6 verschränken
verschränken v/t <o -ge-, h>: die Arme verschränken kollarını kavuşturmak;die Beine verschränken bacak bacak üstüne atmak -
7 übereinanderschlagen
-
8 Bein
Bein <-(e) s, -e> [baın] nt1) ( Körperteil) bacak;die \Beine übereinanderschlagen ayak ayak üstüne atmak;er stellt ihm ein \Bein (a. fig) ayağına çelme takıyor, ona çelme takıyor [o atıyor];jdm \Beine machen ( fig) o ( fam) ( jdn fortjagen) birini kov(ala) mak; ( jdn antreiben) birinin iki ayağını bir pabuca sokmak;er ist schon wieder auf den \Beinen ( fam) tekrar ayağa kalktı bile;immer wieder auf die \Beine fallen ( fig) hep dört ayağının üstüne düşmek;mit dem linken \Bein zuerst aufgestanden sein ( fam) ters [o sol] tarafından kalkmış olmak;Lügen haben kurze \Beine ( prov) yalancının mumu yatsıya kadar yanar2) (Tisch\Bein, Stuhl\Bein) ayak -
9 нога
жbacak (-ğı); ayak (-ğı) (тж. ступня)положи́ть но́гу на́ ногу — ayak ayak üstüne atmak
••в нога́х — ayakucunda
идти́ в но́гу — uygun adımla yürümek
идти́ в но́гу со вре́менем — zamana ayak uydurmak
вверх нога́ми — baş aşağı
держа́ть кни́гу вверх нога́ми — kitabı ters tutmak
они́ ста́вят все фа́кты с ног на́ голову — bütün gerçekleri tepe taklak ediyorlar
вся семья́ была́ на нога́х — tüm aile ayaktaydı
подня́ть на́ ноги весь до́м — tüm ev halkını ayağa kaldırmak
он встал с ле́вой / не с той ноги́ — sol / ters tarafından kalkmış
ноги́ мое́й там бо́льше не бу́дет — oraya bir daha adım atmam / ayak basmam
ног под собо́й не чу́ять (от радости) — ayakları yere değmemek
стоя́ть одно́й ного́й в моги́ле — bir ayağı çukurda olmak
встать на́ ноги (о больном) — ayağa kalkmak
одна́ нога́ зде́сь, друга́я там — bir kuşu gidip geliver
конь о четырёх нога́х и тот спотыка́ется — посл. imam bile okurken yanılır
См. также в других словарях:
bacak bacak üstüne atmak — bir bacağını ötekinin üstüne koyarak oturmak Motor şimdi karanlık suları yara yara ilerlerken sarışın kadın bacak bacak üstüne atmış, sigara içiyor. H. Taner … Çağatay Osmanlı Sözlük
bacak — is., ğı, anat. 1) Vücudun kasıktan tabana kadar olan bölümü Yorgun vücudunu zahmetle taşıyan ince bacakları üstünde doğruldu. P. Safa 2) anat. Hayvanlarda yürümeye veya atlamaya yarayan organ 3) Bazı şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan… … Çağatay Osmanlı Sözlük
ayak — is., ğı, anat. 1) Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü 2) Bacak 3) Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biri İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var. 4) Vücudun… … Çağatay Osmanlı Sözlük